Bugün dünyamız mavi balinalardan mikroskobik tardigradlara kadar milyonlarca farklı hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Ama hepsinin ortak bir atası vardı… Peki, o ilk hayvan neydi?
Bu sorunun cevabı bilim insanlarını ikiye bölmüş durumda. Çeşitli genetik analizler ve fosil kanıtları incelendiğinde iki büyük aday öne çıkıyor: Süngerler ve taraklılar (comb jellies). Ama bu hikâye sadece “kim birinci oldu?” meselesi değil. Aynı zamanda, hayvan evriminin kökenlerini anlamaya çalıştığımız büyük bir bilimsel bilmecenin parçası!
Hayvan Krallığının Sessiz Başlangıcı
Hayvanların evrimsel yolculuğu Kambriyen Patlaması sırasında büyük bir hız kazandı. Yaklaşık 541 milyon yıl önce, dünya, denizleri dolduran eklembacaklılar, yumuşakçalar ve omurgalıların atalarıyla dolup taşmaya başladı. Ancak bilim insanları, bu kadar çeşitli türlerin bir anda ortaya çıkamayacağını biliyordu. Peki, öncesinde ne vardı?
İşte burada sahneye Ediacara dönemi (635-541 milyon yıl önce) giriyor. Bu dönemde yumuşak, jölemsi ve şekilsiz canlılar okyanuslarda süzülüyordu. Bunların bazıları süngerimsi yapılara sahipti, bazıları ise bugünkü denizanası ve mercanlara benziyordu.
En ilginçlerinden biri de Dickinsonia adındaki, kocaman, kabartmalı bir yemek tabağına benzeyen yaratık. Bilim insanları bu ilginç fosili hayvan olup olmadığı konusunda yıllarca tartıştı. Ama 2018’de yapılan analizler, onun gerçekten bir hayvan olduğunu gösterdi!
İlk Gerçek Hayvan: Süngerler mi, Taraklılar mı?
Eğer zaman yolculuğu yapıp 890 milyon yıl önceki okyanuslara baksaydık, muhtemelen heyecan verici hiçbir şey göremezdik. Çünkü bilim insanları, ilk hayvanın minicik, sümüksü ve filtreden beslenen bir sünger olduğunu düşünüyor.
Bu teoriye göre, ilk hayvan basit yapılı, sinir veya kas sisteminden yoksun, sudaki besinleri süzen bir yaratık olmalıydı. 2021’de paleobiyolog Elizabeth Turner, 890 milyon yıllık bir süngere benzeyen fosil keşfettiğini açıkladığında bilim dünyası gözlerini bu habere yöneltti. Ancak herkes bu fikre ikna olmuş değil.
Diğer bir hipotez ise taraklıların (comb jellies) ilk hayvanlar olduğu yönünde. Taraklılar, denizanalarına benzeyen ancak onlardan farklı olarak kas sistemine ve sinir ağına sahip olan canlılar. 2023’te yapılan bir genetik analiz, taraklıların 600 ila 700 milyon yıl önce ortaya çıktığını iddia etti. Bu, onların hayvan soy ağacında süngerlerden daha önce evrimleşmiş olabileceğini düşündürüyor.
Ama bir sorun var: Taraklılar oldukça karmaşık bir sinir ve kas sistemine sahipler. Evrim adım adım ilerler ve karmaşık sistemlerin bir anda ortaya çıkması pek olası değil. Eğer taraklılar gerçekten ilk hayvansa, bu onların basit yapılardan değil, daha karmaşık atalardan türediğini gösterir—ki bu da evrimsel süreci bildiğimizden farklı yorumlamamız gerektiği anlamına geliyor!
Peki, Gerçek Kazanan Kim?
Bilim insanları “sünger mi, taraklı mı?” tartışmasını hâlâ sürdürüyor. Ama genel kanı şu:
- Eğer fiziksel kanıtları (fosilleri) incelersek, süngerler daha mantıklı bir aday gibi görünüyor.
- Eğer genetik analizlere bakarsak, taraklılar öne çıkıyor.
Sonuç olarak, ilk hayvanın büyük ihtimalle sümüksü, renksiz ve oldukça sıkıcı bir canlı olduğu kesin. Ne bir kafası vardı, ne gözleri, ne de yüzebiliyordu. Ama bu küçük yaratık, milyarlarca yıl sonra dinozorların, kedilerin ve bizim ortaya çıkmamızı sağlayan bir adım attı.
Belki de dünyadaki ilk hayvan bir taraklıydı ve sonra basitleşerek süngerlere evrildi—kim bilir? Bilimsel gelişmeler oldukça, bu ilginç hikâyenin yeni bölümlerini keşfetmeye devam edeceğiz.
Şu an yaşadığımız gezegenin ilk sakini kimdi? Bu gizem henüz tam olarak çözülemedi ama kesin olan bir şey var: Eğer ilk hayvan bugün yaşasaydı, muhtemelen ona bakıp “bu muymuş yani?” deyip geçebilirdik ya da tam tersi kim bilir?
Merhabalar ben Selin Akdemir. Moleküler Biyoloji ve Genetik, Lisans 4. sınıf öğrencisiyim. Sentetik Biyoloji, Tıbbi Genetik, Viroloji ve Evrimsel Biyoloji alanları üzerine çalışıyorum. Alanım ve alanım harici kitaplar okumayı severim. Sanat, spor, müzik, felsefe alanlarına ilgim var. Bilim anlatıcılığı yapmaktan ve bilgiyi paylaşmaktan hoşlanırım. Günlük yaşantımızda bilimin her yere ulaştığı bu çağda aklın ve bilimin yöntemlerini kullanmayı bir prensip haline getirmiş durumdayım.