Adaların Biyolojik Çeşitliliği Kuşların Kanatlarında Yükseliyor

Washington Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, uzun mesafeli uçuş kabiliyetinin bir göstergesi olan kuş kanadı şeklinin, dünyanın dört bir yanındaki adalarda biyoçeşitlilik desenlerini etkileyen bir özellik olduğunu söylüyor.

Ecology Letters dergisinde yayımlanan makalenin ilk yazarı Justin Baldwin’a göre, “Sonuçlar, önemli bir dağılım özelliğinin -kuş kanadı şeklinin- temel çeşitlilik desenlerini ve ada biyocoğrafyasını nasıl şekillendirebileceğini ortaya koyuyor.”

Baldwin şunu da ekliyor: “Bugüne kadar yapılan çalışmaların çoğu, alan ve izolasyon gibi coğrafi faktörlerin ada türleri-alan ilişkilerini nasıl etkilediğine odaklandı. Bulgularımız, türler arasındaki özellik farklılıklarının, özellikle de dağılma kabiliyetiyle ilgili özelliklerin önemini vurgulamaktadır.”

Söz konusu araştırmanın kökleri, ekolojinin bilinen en eski modellerinden birine uzanıyor. Önde gelen biyologlar Robert H. MacArthur ve Edward O. Wilson, 50 yıl önce, adalardaki tür çeşitliliği desenlerini açıklayabilmek için ada biyocoğrafyası teorisini ortaya atmıştı. Teori iki ana gözleme dayanıyordu: Birincisi, daha izole adalarda daha az sayıda tür bulunur çünkü türlerin bu adalara ulaşması daha zordur; ikincisi, daha büyük adalarda daha fazla sayıda tür bulunur çünkü bunlar daha az yok oluş yaşarlar. İkinci gözlem, ada türleri-alan ilişkisi olarak bilinen ekolojik bir yasanın ortaya çıkmasına neden olmuştu.

Konuyla ilgili Baldwin, “Daha büyük habitat parçalarında daha fazla sayıda tür bulacaksınız,” diyor. Ancak bir adanın alanı ya da korunan alan, bir yerde kaç türün bulunduğuna dair tek önemli faktör değil.

Ada biyocoğrafyası teorisi basitliği ile çekici olsa da bazı sınırlamalara sahip. Özellikle günümüzdeki bilim insanları klasik ada biyocoğrafyası teorisinin, türlerin yayılma kabiliyetleri bakımından ekolojik olarak eşdeğer oldukları varsayımına itiraz ediyorlar.

Kısa bir süre önce kuş özelliklerine ilişkin yayımlanan bir çalışma, Baldwin ve doktora danışmanı Jonathan Myers’a potansiyel olarak önemli ve türlere özgü bir faktörü inceleme fırsatı sundu: kuş kanat şekli.

Baldwin ve Myers, kuş kanatlarının ne kadar sivri olduğunun bir ölçüsü olan kuş el-kanat indeksi değerlerini içeren büyük veriden yararlandılar. Baldwin, bu çalışma için 3.894 adada 6.706 kuş türünü kapsayan bir veri sentezledi. İki bilim insanı, dünyanın tanınmış 11 biyocoğrafi bölgesi için yeni tür-alan ilişkilerini hesaplamak amacıyla el-kanat indeksi verilerini ve iki bağımsız veri setini kullandılar. Böylece biyocoğrafi bölgelerdeki kuş ailelerinin benzersiz kombinasyonlarını temsil eden 248 yeni tür-alan ilişkisi daha hesapladılar.

Endeks değerleri hakkında bilgi veren Baldwin, “Tavuklar, çalı kuşları ve deve kuşları gibi kuşların değerleri düşüktür ve çok uzağa uçma eğiliminde değildirler,” diyor. “Ancak ebabiller, kırlangıçlar ve sinek kuşlarının değerleri yüksektir ve çok uzağa uçabilirler.”

Analizlerini birçok mekânsal ve taksonomik ölçekte yeniden yaptıklarını belirten Baldwin. “Yani yalnızca farklı biyocoğrafik bölgelerdeki tüm kuşlar için değil, aynı zamanda aileler düzeyinde ve ana kuş takımlarında da analizleri tekrarladık,” diyor.

Baldwin ve Myers araştırmalarında, kuş kanat şekli gibi görsel olarak sezgisel bir ölçütün, adalardaki biyolojik çeşitlilik desenleri üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu buldular. Baldwin bu sonucu şöyle açıklıyor: “Kuşların düşük yayılma yeteneğine sahip olduğu bölgelerde tür-alan ilişkileri oldukça keskindi. Bu, ada boyutunun artmasının tür sayısında büyük bir artışa yol açtığı anlamına geliyor. Ancak kuşların daha fazla hareket edebildiği bölgelerde tür-alan ilişkileri daha yataydı.”

KAYNAKÇA

J. W. Baldwin, Jonathan A. Myers. “Avian Dispersal Ability Shapes Species–Area Relationships on Islands Worldwide.” Ecology Letters, 2024; 27 (11) DOI: 10.1111/ele.70020


Kaynak: Bu metin, www.sciencedaily.com adresindeki Island biodiversity rides on the wings of birds başlıklı yazıdan kısaltılarak çevrilmiştir.

Görsel: www.journalofbiogeographynews.org