Yaklaşık 1,5 milyon yıl önce, Homo cinsimizin ilk üyeleri Afrika’daki bir göl kıyısında, muhtemelen Paranthropus cinsi olan başka bir hominin türünden birkaç saat sonra yürüdüler.
Ann Gibbons
1,5 milyon yıl önce günlerden bir gün, Homo cinsimizin iki ya da üç bireyi çamurlu bir göl kıyısında yürüyordu. Onlar geçmeden saatler önce ya da sonra, insan ailesinin bir başka üyesi, muhtemelen daha küçük beyinli, büyük çeneli Paranthropus aynı kıyı şeridi boyunca aceleyle ilerliyordu. Science dergisinde yayımlanan, birbirine karışmış ayak izleri üzerine yapılan yeni bir çalışmaya göre, bu erken homininler dev turnaları, antik atları ve antilopları ve de muhtemelen birbirlerini görmüş olabilirler. Fosiller, farklı erken hominin türlerinin bu dönemde Afrika’da çağdaş olduklarını ima etmişti. Bu izler, her biri kendine özgü dik yürüyüşe sahip bu iki türün aynı gün aynı yerde olduğuna dair şimdiye kadarki en güçlü kanıtı sağlıyor.
Çalışmanın bir parçası olmayan paleoantropolog (Duke Üniversitesi) Charles Musiba, “Bu çok heyecan verici. Elimizde, birkaç saat hatta birkaç dakika arayla farklı hominin türlerinden iki çok net, ayırt edici yürüyüş deseni var,” diyor. “Aslında birbirleriyle karşılaşmış olabilirler.”
Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nde paleoantropolog olan ve yeni makaleye eşlik eden bir yorum yazan William Harcourt-Smith, bu antik ayak izlerinin 1950’lerde evrimsel biyolog Ernst Mayr tarafından öne sürülen, iki hominin türünün zaman ve mekânda örtüşmediği şeklindeki eski görüşü yerle bir ettiğini söylüyor. Hem Homo hem de Paranthropus’a ait fosillerin Afrika’daki çeşitli bölgelerde aynı tortu katmanlarında bulunması, birçok paleoantropologu, atalarımızın diğer hominin türleriyle birlikte yaşadığına ve her türün farklı bir diyete ve ekolojik nişe sahip olduğuna ikna etti. Ne var ki fosiller binlerce ila on binlerce yıl boyunca tek bir katmanda birikebilir, bu nedenle araştırmacılar iki farklı hominin cinsinin tam olarak aynı zamanda aynı yerde yaşadığını kanıtlayamadılar.
Ayak izleri 2021 yılında, Turkana Havzası Enstitüsü’nde saha ve laboratuvar asistanı olan Richard Loki ve diğerleri tarafından Kenya’daki Turkana Gölü yakınlarında bulunan ünlü Koobi Fora fosil alanında henüz yayımlanmamış hominin fosillerini kazarken keşfedildi. Stony Brook Üniversitesi’nden paleoantropolog ve Koobi Fora Araştırma Projesi direktörü Louise Leakey, “Bu izler özellikle çok güzel korunmuş,” diyor. O ve ebeveynleri Meave ve Richard Leakey, son 50 yılda Koobi Fora’da 4,2 milyon ila 1,4 milyon yıl öncesine tarihlenen beş hominin türü keşfeden ekiplere liderlik ettiler. Leakey, “Ayak parmaklarının çamurda kaydığını görebilirsiniz. Sanki bir önceki gün yapılmış gibi,” diyor. Louise Leakey’in ekibi ayak izlerini korumak için gömdü ve 2022 yılında Chatham Üniversitesi’nden paleoantropolog Kevin Hatala ve Harvard Üniversitesi’nden Neil Roach’u incelemeleri için davet etti.
İzler arasında, doğuya doğru hızla yürüyen bir kişi tarafından bırakılmış 13 adımlık bir iz yolu bulunmakta. Aynı kumlu yüzeyde 1 metreden daha kısa bir mesafede, kuzeye doğru ilerleyen üç ayrı iz bulunmakta.
Daha önce Afrika’daki birçok alanda iz incelemiş olan Hatala, ayak izlerinin ancak çamur, kül veya diğer tortularla hızla örtüldükleri takdirde korunduğunu belirtiyor. Hatala, son çalışmayla keşfedilmiş izlerin muhtemelen birbirlerinden birkaç saat veya bir gün arayla bırakılmış olduğunu söylüyor. Hangi izlerin önce bırakılmış olduğu ise belli değil.
Hatala ve ekibi izlerin şekil ve boyutlarını analiz ederek yaşayan 340 insanın ayak izlerinin yanı sıra Afrika’daki diğer antik insanların ayak izleriyle karşılaştırdı. Hatala ve meslektaşları daha önceki çalışmalarında, türümüz çamurda yürüdüğü sırada topuklarımızın üzerine basar ve ağırlık merkezimizi tabandan ayak ucuna doğru verirken ayaklarımızın yerde bir kemer bıraktığını göstermişti. Ancak 3,66 milyon yıl önce Tanzanya’daki Laetoli’de, muhtemelen Australopithecus cinsinin üyeleri olan bazı antik homininler çok daha düz izler bıraktı.
Hatala’nın ekibi Koobi Fora’da, izole edilmiş ayak izlerinin, her biri modern insanlarınkine çok benzeyen ayak izleri bırakan iki veya üç farklı birey tarafından yapıldığını buldu. Bunlar muhtemelen Homo cinsimizin üyeleriydi ancak kendi türümüzün doğuşundan çok önce yaşamışlardı. Bununla birlikte uzun iz yolu, Laetoli’deki Australopithecus’unkine daha çok benzeyen, daha düz bir iz bırakan tek bir birey tarafından yapılmıştı. Bu bireyin ayak başparmağı da biraz daha esnekti ve yaşayan insanlara kıyasla ikinci ayak parmağından daha fazla bükülüyordu. (Bu özellik şempanzelerde aşırı belirgindir ve onların ağaçlara tırmanmalarına yardımcı olur.) Hatala izleri bırakanların “ayaklarının farklı şekillerde hareket ettiğini biliyoruz,” diyor.
Hatala ve Leakey, iki ayak üzerinde yürüyen iki hominin türünün, Homo erectus ve P. boisei’nin, izlerle yaklaşık aynı yaştaki yakın fosil yataklarında bol miktarda diş ve kemik kalıntısı bıraktığını, bunun da o gün kıyı şeridinde yürüyenlerin bu iki türün -ya da en azından bu cinslerin- üyeleri olduğunu kuvvetle düşündürdüğünü söylüyor. Hatala, ne yazık ki her iki türe ait yayımlanmış ayak fosili bulunmadığını, bu nedenle araştırmacıların “Külkedisi’ndeki gibi fosil ayağı ayak izine uyduramayacaklarını” söylüyor.
Kenya’daki başka bir alanda bulunmuş ve yayınlanmamış bir ayak fosili üzerinde Leakey ile birlikte çalışan Harcourt-Smith, izlerin büyük olasılıkla iki farklı hominin türünün ayak izleri olduğunu kabul ediyor ancak türlerin isimlendirilmesi konusunda dikkatli olunmasını istiyor.
Dartmouth Üniversitesi’nden paleoantropolog Jeremy DeSilva, Paranthropus’un ayak hareketlerine benzediğini düşündüğü bu uzun iz yolunun, onu bırakan kişinin yürüyüşü hakkında çok şey ortaya koyduğunu söylüyor. DeSilva, izlerin Paranthropus’un boyu, kalça ve dizlerinin şekli hakkında yeni ipuçları sunabileceğini ve Paranthropus ile Homo’nun nasıl bir arada yaşamayı başardığını aydınlatmaya yardımcı olabileceğini söylüyor.
DeSilva, “Bugün bizden sadece bir tane var,” diyor. “Ama artık, geçmişte iki farklı türün bir manzarayı paylaştığından ve birbirlerini görmüş olabileceklerinden eminiz. İnsan merak ediyor. Acaba etkileşimde bulundular mı? Birbirleri hakkında ne düşünüyorlardı? Hayal etmesi bile harika.”
Kaynak: Bu metin, www.science.org adresindeki Ancient footprints capture coexistence of two kinds of human ancestor başlıklı yazıdan çevrilmiştir.
Görsel: Neil T. Roach