Bonobo ve Ateist

Frans de Waal’ın Bonobo ve Ateist kitabı, insan ahlakının ve sosyal davranışlarının evrimsel kökenlerine dair önemli bir perspektif sunuyor. Kitabı okurken, bonobolar ve şempanzeler hakkında bildiklerimi yeniden düşünmek zorunda kaldım. Maymunların karmaşık yapılarının farkındaydım, ancak topluluk içerisindeki organize davranışlarının bize bu kadar benzer olabileceğini düşünmemiştim. Waal, insanlar ve diğer hayvanlar arasında çizilen sınırların düşündüğümüz kadar belirgin olmadığını etkili bir şekilde anlatıyor.

Kitap, sade ve anlaşılır bir dille yazılmış. Eğer hayvanlara, özellikle de maymunlara bir ilginiz varsa bu kitabı severek okuyacağınızı düşünüyorum. Waal, bonobolar ve şempanzeler üzerinden ilerleyerek bu iki türün hem farklarını hem de insanlarla olan benzerliklerini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Hayvanları çoğu zaman bizden tamamen farklı bir kategoriye yerleştiriyoruz. Ancak Waal bu yaklaşımı sorgulatıyor ve onların dünyasına daha yakından bakmamızı sağlıyor. Kitabı okurken, yazarın hayvan davranışları konusundaki uzmanlığını rahatlıkla hissedebiliyorsunuz. Waal, ahlakın insanın çevresinden ya da dini inançlardan bağımsız bir şekilde içsel bir özellik olduğunu savunuyor. Bu iddiasını, bonobolar ve şempanzeler üzerinde yaptığı uzun süreli gözlemlerle destekliyor. Memelilerin şefkat, empati ve işbirliği gibi davranışlarının, insanların ahlaki yapısıyla nasıl benzerlik taşıdığını örneklerle açıklıyor. Bonoboların sosyal bağları ve işbirliği becerileriyle ilgili verdiği örnekler özellikle dikkat çekiciydi. Dişiler arasındaki dayanışmanın erkekler üzerindeki etkisi oldukça ilginç bir detaydı. Ayrıca, barışma, onaylama ya da reddetme gibi durumların, bonobolar arasında nasıl farklı davranışlarla ifade edildiği beni şaşırttı. İlk başta garip gelebilecek bazı davranışlar, Waal’ın açıklamaları sayesinde anlaşılır hale geliyor. Bonoboların yaralanmış bir üyelerine yardım etmeleri gibi davranışları, insan ilişkilerini düşündürüyor. Bu yönleriyle bonobolar, şempanzelerden oldukça farklı bir sosyal yapıya sahip.

Şempanzelerin dünyası ise çok daha agresif ve çatışmalarla dolu bir yapı sergiliyor. Şempanzelerin siyasi rakiplerini hadım etme ya da öldürme gibi davranışlarından bahsedildiğinde, ister istemez “Bu kadar tanıdık gelmesi tuhaf değil mi?” diye düşündüm.

Kitabın en ilginç bölümlerinden biri de “Katil Maymun Hipotezi”ne dair açıklamalardı. Paleoantropolog Raymond A. Dart’ın bu hipotezine göre, insanın evriminde şiddet ve rekabet önemli bir rol oynamış. Waal, Kubrick tarafından yönetilen 2001: A Space Odyssey filminde, bir hominin kemiği silah olarak kullanıp havaya fırlattığı ve uzay gemisine dönüştüğü başlangıcı sahnesini bu hipotezin güçlü bir metaforu olduğunu söylüyor. Önceden belirttiğim gibi Waal, dinin ahlak üzerindeki etkisini tartışıyor ancak bunu din karşıtı bir bakış açısıyla yapmıyor. Aksine, dogmatizmin sorgulamayı ve düşünceyi engellediğini ifade ediyor. Dinin dogmatik olmadığı sürece bilime düşman olmadığını da açıkça belirtiyor.

Sonuç olarak, Bonobo ve Ateist hem bonoboların hem de şempanzelerin dünyasını keşfederken insan doğasına dair birçok şey öğrenmenize olanak tanıyor. Kitabı okuduktan sonra yalnızca bu hayvanları değil, kendi davranışlarımızı ve toplumsal yapımızı da farklı bir gözle değerlendirme şansı buluyorsunuz.

Keyifli okumalar dilerim 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir