Sabah oldu, güne her zamanki enerjinizle başladınız. Odanızın penceresinde ışıl ışıl bir güneş, masmavi gökyüzü, cıvıl cıvıl öten kuşlar, yemyeşil ağaçlar, böcekler, rengarenk kelebekler… Anlayacağınız dışarıda sizi bekleyen tam takır bir hayat var. Yaşamak kelimesini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Havanın tadına bakmak için pencerenizi açtınız ve derin bir nefes aldınız. Havada çam ağaçlarının, taze yaprakların, nemli toprağın, yeni açmış çiçeklerin birbirine karışmış mis gibi bir kokusu var .
7.10 alarmı çalıyor…
Şehirdeki kargaşa başlamak üzere. Arabaların korna sesleri pencereden içeri girmeye başladı. Hava kirli olduğundan pencereler kapalı, manzara kötü ve perdeler sonuna kadar çekili. Mecburen bir soluk aldınız…
Uyandınız mı?
Eğer öyleyse gelin sizinle bu yazıda plastik kirliliği hakkında konuşalım. Dünyanın ilk tam sentetik plastiği, 1907 yılında Leo Hendrik Baekeland tarafından New York’ta icat ediliyor ve “bakalit” adını alıyor. Bakalitin o dönemde hem ucuz hem kullanışlı hem de dayanıklı olması sebebiyle plak, mobilya, takı ve radyo kasası gibi birçok malzemenin yapımında kullanılıyor. Daha sonraki yıllarda plastikler endüsriyel üretimle hızla yaygınlaşıyor. Maliyetlerinin düşük olması, hafif ve dayanıklı olmaları, kolaylıkla işlenebilmeleri ve kalıba dökülebilmeleri nedeniyle birçok malzemenin yapımında kullanılıyorlar ve o dönemden bugüne kadar hayatımızı kolaylaştırıyorlar.
Ancak ilerleyen zamanlarda kullandığımız bu ürünlerin doğada kolay kolay ayrışmadığını fark ediyoruz. Bu dayanıklı ürünler diğer canlıların doğrudan zarar görmesine sebep oluyor . Plastik kirliliğinin gözlemlendiği okyanuslar, denizler , adalar , sahil kıyıları gibi hayati yerler canlıların yaşam yuvası olmaktan çıkıp onların ölüm yerleri haline geliyor. Örnek vermek gerekirse deniz kuşları, renkli plastik parçalarını yiyecekleriyle karıştırarak onları yiyor.
Midway Adası’ndaki plajlarda binlerce kuş leşi, karınlarında plastik yığınlarıyla birlikte bulunuyor..Bazı kuşların iskeletleri tamamen ayrışmış olsa bile karınlarındaki plastiklerin hala durduğu gözleniyor. Midway’de yaşayan 1,5 milyon Laysan Albatrosunun tamamının sindirim sisteminde plastik bulunduğu tahmin ediliyor.
Önümüzdeki Tablo
Plastik endüstrisinde 1950 ile 2017 yılları arasında 9,2 milyar ton plastik üretildiği tahmin ediliyor; bunun yarısından fazlası 2004 yılından bu yana üretildi. 2020 yılında ise 400 milyon ton plastik üretildi. Plastik talebindeki küresel eğilimler devam ederse yıllık küresel plastik üretiminin 2050 yılına kadar 1,1 milyar tonun üzerine çıkacağı tahmin ediliyor.
Plastiklerin bu denli üretimi ve yaygınlaşması dolayısıyla bilim camiası plastikleri doğal olarak parçalayabilmenin yollarını aramaya başladı. Geçtiğimiz günlerde ScienceNews dergisinde bu konuda yeni bir makale yayımlandı. Bu sorunun çözümü için böceklerin kullanılıp kullanılamayacağını ele alan bir araştırmada, böceklerin neler yapabileceği matematiksel olarak bize açıkça ifade ediliyor. Gerçekleştirilen deneyde, 100 adet un kurdu tek kullanımlık bir COVID dönemi yüz maskesini tam 138 günde yiyebilmiş. Aynı makalede şu ironik istatistik de vurgulanıyor: COVID-19’un en yoğun döneminde yalnızca Asya’da kullanılan günlük tıbbi yüz maskesi sayısı 2 milyar…
Yani bu böcekler her gün gece mesaisine kalsa bile maalesef sorunu çözemiyor.
Ayrıca araştırmada daha önemli bir soruna işaret ediliyor. Böceklerin bu kadar plastiği tüketebildiğini varsayalım. Böceklerin doğal avcılarına yem olup başka canlılarla etkileşmesinin nasıl etkileri olabileceğini henüz bilmiyoruz. Bu sebeple bu çözüme de temkinli yaklaşmak şart.
Geri Dönüşüm Diyorduk
Geri dönüşüm konusunda bilmemiz gereken önemli bir ayrıntı var. OECD verilerine göre dünya üzerinde üretilen ve kullanılan plastiklerin yalnızca %9 kadarı geri dönüştürebiliyor. Bunun nedeni ise birçok plastik atığın geri dönüşüm kriterlerine uygun olmaması. %22 kadarı ise (mismanaged) kontrol edilemeyen, çevreye salınan ve uygunsuz bir şekilde yok edilmeye çalışılan plastikleri oluşturuyor. Bu kategorideki plastikler doğa için büyük bir tehdit unsuru haline geliyor. Yapılan araştırmalar ve çıkarılan istatistikler sonucunda gerek geri dönüşümün gerekse diğer çözüm önerilerinin şimdilik bu soruna ikna edici bir çözüm sunamadığını görüyoruz.
Bireysel olarak yapabileceğimiz en faydalı şeyin günlük yaşamımızda daha az plastik kullanmak olduğunu unutmayalım. Kullanacağımız yardımcı ürünlerin mümkünse çevre dostu olmasına özen gösterelim ve kullandığımız plastik atıkları kontrolsüzce çevreye bırakmayalım. Tüketim çağında kullan-at kültürünün doğamıza verdiği hasara halihazırda her gün şahit olmaktayız. Bir plastik şişe, bardak ya da poşet bazılarımız için hiçbir anlam ifade etmiyor olabilir. Ancak eğer dikkat etmezsek ilerleyen yıllarda gördüğümüz güzel rüyaların yerini tatsız kabuslar alabilir…
KAYNAKÇA
https://web.archive.org/web/20180405071834/http://plastic-pollution.org/
https://www.acs.org/education/whatischemistry/landmarks/bakelite.html
https://www.sciencenews.org/article/worms-eating-plastic
Görsel: Pexels / Catherine Sheila