Paleoantropolojinin Süperstarı

“Lucy” olarak adlandırılan hominin, fosilleşmiş iskeletinin keşfinden elli yıl sonra da insanın kökenine ilişkin araştırmalara ilham vermeye devam ediyor.


Bernard Anthony Wood

“Lucy”, 50 yıl önce Afrika Boynuzu’ndaki bir yamaçtan çıkarılan bir erken hominin iskeletine verilen meşhur bir isim. Minik bir dişi homininin fosilleşmiş kalıntıları ilk olarak 1970’lerin başında Etiyopya’nın Hadar kenti yakınlarında lisansüstü öğrenci Tom Gray tarafından fark edildi. Gray, bölgede 3 ila 4 milyon yıl öncesine ait insan atalarına dair kanıtlar arayan Amerikalı ve Fransız bir bilim ekibinde yer alıyordu. Birkaç yıl sonra, Lucy ve Hadar ile Tanzanya’daki Laetoli’den çıkarılan diğer erken homininlere, Arizona State Üniversitesi İnsan Kökenleri Enstitüsü’nün kurucu direktörü Donald Johanson, şu anda California Üniversitesi’nde görev yapan Tim D. White ve Collège de France profesörlerinden merhum Yves Coppens tarafından yeni bir tür olarak Australopithecus afarensis ismi verildi.

Lucy iskeleti, insanın kökenine ilişkin kamuoyu algısında neden bu kadar büyük bir rol oynamaktadır ve insanın evrimsel tarihine ilişkin mevcut anlayışımızda nereye oturmaktadır?

Lucy’nin katalog numarası A.L. 288-1’dir: A.L., Afar Bölgesi’nin kısaltmasıdır ve 288 de proje kapsamında bulunan ve kayıt altına alınan fosillerin sıralamasındaki numarayı göstermektedir. A.L. 288-1, Afrika’da bulunan ilk erken hominin fosili değildir. Bu unvan, 1924 yılında Güney Afrika’nın Taung kentindeki Buxton Limeworks’te madenciler tarafından ortaya çıkarılan bir genç kafatasına aittir. Lucy, Afrika’nın doğusunda bulunan ilk erken hominin, hatta Hadar bölgesinde bulunan ilk hominin de değildir. Lucy’nin korunması da özel bir şey değildir, daha iyi korunmuş birkaç hominin fosili bulunmuştur.

A.L. 288-1’i bilimsel açıdan istisnai kılan şey, tek bir bireyin kafatası, dişleri, gövdesi ve uzuv kemiklerini neredeyse eksiksiz olarak koruyor olmasıdır. Fosil kayıtlarında bu düzeyde eksiksizliğe sahip düzgün birey iskeletlerinin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Korunma düzeyi arzulanan bir şey olsa bile, Lucy, korunan kemiklerin sayısı açısından en eksiksiz erken hominin fosilleri arasındadır.

Uzuvların göreli uzunluğu (ya da uzuv oranları) modern insanlar ile yaşayan en yakın akrabalarımız olan şempanzeler ve bonobolar arasındaki en önemli farklardan biridir. Modern insanlar uzun bacaklara ve kısa kollara sahipken, şempanzeler uzun kollara ve kısa bacaklara sahiptir. Ne var ki kanıtların çoğu farklı bireylerden geldiğinde erken hominin türlerinin uzuv oranları hakkında bir fikir edinmek zordur.

İyi haber şu ki Lucy’nin altı uzun kemiğinin neredeyse tamamının parçalarına sahibiz. Kötü haber ise eksik parçaların, her bir uzvun ve kısımlarının (kol/ön kol ve uyluk/bacak) maksimum uzunluğunu tahmin etmeyi bilimsel bir tahmin oyunu haline getirmesi. Yine de Lucy’nin uzuv oranlarının modern insanlardan ziyade şempanzelerinkine daha yakın olduğunu düşündürmeye yetecek kadar uzun kemik korunmuş durumda. Bununla birlikte Lucy muhtemelen bir şempanze gibi hareket etmiyordu; A. afarensis’e dahil edilen diğer fosiller, söz konusu türün, iki ayak üzerinde dik yürüdüğüne dair ikna edici kanıtlar sunmaktadır. Ancak A. afarensis modern insan bipedalizminden önemli ölçüde farklı bir biçimde iki ayak üzerinde hareket eden bir türdür. Lucy ve türünün diğer üyeleri uzun mesafeleri yürümekte zorlanmış olabilirler ama muhtemelen en yakın ağaca tırmanarak avcılardan kaçma konusunda bizden çok daha iyiydiler.

Milyonlarca yıl önce yaşamış bireylere ait fosillere çağdaş isimler vermek beni rahatsız ediyor ancak söz konusu kısmi iskelet yeni keşfedildiğinde Johanson’un ona Beatles’ın “Lucy in the Sky with Diamonds” şarkısının adını vermesi pazarlama zekâsının bir ürünüydü. Uzman olmayanlar için şunu söyleyeyim. Johanson, paleoantropoloji disiplininde bir rock yıldızı gibidir. Lucy’nin bağış toplama faaliyetleri üzerindeki etkisine gelince: Lucy gibi bir fosil daha bulunma ihtimali olduğunu düşündükleri için bağışçıların kaç lisansüstü öğrenciye ve saha sezonuna fon sağladığını asla bilemeyeceğiz. Hadar’da Arizona State Üniversitesi’nden merhum William H. (Bill) Kimbel tarafından yürütülen sonraki saha araştırmaları kamuoyunun çok daha az ilgisini çekmiştir. Ancak Kimbel ve meslektaşlarının on yıllar boyunca topladıkları fosillerin A. afarensis’i en iyi örneklenmiş erken hominin türlerinden biri haline getirdiğine şüphe yoktur ve bu fosillerin hepsi birlikte Lucy’den çok daha önemli bir bilimsel katkı sağlamaktadır.

Her erken hominin fosili değerlidir; yarım bir diş bile bir erken hominin türünün zamansal ve coğrafi aralığını genişletecek kadar ayırt edici olabilir. Ancak Lucy, Etiyopya’daki paleobilim faaliyetlerine dikkat çekmiş ve bu ülkedeki paleoantropoloji çalışmalarına diğer Afrika ülkelerinde olduğundan daha etkili akademisyenleri çekmiştir. Chicago Üniversitesi’nden paleoantropolog Zeray Alemseged ve Arizona State Üniversitesi’nden Yohannes Haile-Selassie, Etiyopya’nın farklı bölgelerinde son derece verimli saha araştırmaları gerçekleştirerek, keşfinden bu yana geçen yarım asırlık sürede Lucy’nin etkisini artırdı.

Peki Lucy ve benzerleri, insanın evrimsel tarihinde nerede durmaktadır? 1970’lerde insanın evrimi merdiven benzeri bir yapı olarak düşünülüyordu: Bir ya da iki istisna dışında, fosil hominin türleri, ortak bir atayı modern insana bağlayan bir merdivenin basamakları olarak kabul ediliyordu. Merdivenin en altındaki türler daha çok maymuna benzerken, en üste yakın olanlar daha çok modern insana benziyordu. Artık insanın evrimsel tarihinin çok daha karmaşık olduğunu ve doğrusal ilerlemediğini biliyoruz. Daha iyi benzetme bir çalılık olabilir. Bu çalının sadece bir kolu günümüze kadar hayatta kalmayı başardı ve o da biz modern insanlarız.

Modern insanın atası hususunda A. afarensis’in iyi bir aday olduğunu düşünmemiz için nedenler var ancak ben henüz ikna olmuş değilim. Lucy’nin saha çalışması mirası, önümüzdeki yıllarda şu ya da bu şekilde gerekli kanıtı sağlayabilir.


Kaynak: Bu metin, American Scientist web sitesindeki Paleo-anthropology’s Superstar başlıklı yazıdan çevrilmiştir.

Görsel: Pixabay sitesindeki Pexels adlı kullanıcı