Siri Carpenter, uzun süredir bilim gazeteciliği yapan bir editör ve misyonu, bilim gazetecilerinin becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak olan The Open Notebook‘un (TON) kurucu ortağı ve genel yayın yönetmeni. Sağlık ve kişisel deneme yazarı Viney Kirpal’ın kendisiyle gerçekleştirdiği söyleşiyi aşağıda paylaşıyoruz.
Viney Kirpal (VK): Seni burada ağırlamak çok güzel Siri! Bize neden bilim yazarlığının bir niş olduğunu anlatmaya ne dersin?
Siri Carpenter (SR): Misyonu, bilim gazetecilerinin becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak olan The Open Notebook adlı bir kuruluşu yönetiyorum. Eğitim hayatıma bilim yazarlığıyla değil, psikolojiyle başladım. Lisansüstü eğitimim sırasında, bilimi sevmeme rağmen kariyerimi tek bir çalışma alanına adamak istemediğimi keşfettim. Yazmayı gerçekten seviyordum, bu yüzden bilim yazarlığı diye bir şey olduğunu keşfettiğimde, yapmak istediğimin bu olduğunu hemen anladım.
VK: Yeni yazarlar popüler yayınlardaki bilim makalesiyle bir araştırma makalesini birbirine karıştırıyor. Sen bunları nasıl ayırt edersin?
SC: Her ikisinin de bilim ve bilimsel araştırma hakkındaki bilgileri açık, doğru ve anlamlı bir şekilde izleyicilerine aktarması gerekir; aksi takdirde neden böyle bir şeye zahmet edelim ki? Yine de bilimsel araştırma makaleleri ve gazetecilik yazıları oldukça farklı okunmaya meyillidir. Her şeyden önce, araştırma makalelerinin temel amaçlarından birisi, diğer bilim insanlarını araştırmanın sonuçları hakkında bilgilendirmektir, böylece bilim camiası araştırmanın üzerine bir şeyler inşa edebilir. Sonuç olarak, makaleler, çalışmaların uygulama ve analiz yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgi içermeli ve başkalarının araştırmalarına çok sayıda atıfta bulunmalıdır. Bu, yeni sonuçları yorumlamak için önemli bir bağlamdır. Bilimsel makaleler, o alandaki uzmanlar için çok anlam ifade edebilecek fakat uzman olmayanlar için anlaşılmaz olabilecek bir sürü teknik terim içerme eğilimindedir.
Buna karşılık, geniş kitlelere yönelik popüler yayınlardaki bilim yazıları ise daha az teknik ve daha çok konuşma diline dayalıdır. Amacı, bir çalışmanın nasıl yapıldığını anlatarak birilerinin onu tekrarlamasını sağlamak değil; bir çalışmayı ya da bir alanı, kişiyi, tartışmayı, sorunu ya da potansiyel çözümü bilim hakkında bir hikâye anlatacak şekilde tanımlamaktır. Dolayısıyla popüler yayınlar için hazırlanan makaleler, verileri hikâyelerle dengeleme eğilimindedir. İnsanlar doğaları gereği doğal birer hikâye anlatıcılarıdır ve bir hikâyeyle çerçevelenmiş bilgilere en iyi tepkiyi verirler. Somut veriler önemli olsa da ve elbette bunların doğru bir şekilde aktarılmaları gerekse de insanlara dokunan ve onların okuduklarını önemsemelerine, hatırlamalarına ve bazen de harekete geçmelerine neden olan şey hikâyelerdir.
VK: Editörlerin freelance çalışan bir yazarın yazı teklifine yönelik farklı bakış açıları var mı? Seninki nedir?
SC: Bence hem serbest çalışanlar hem de editörler için akılda tutulması gereken nokta, bir teklifin aslında sadece bir sohbetin başlangıcı olduğudur. Eğer birisi bana bir hikâye fikriyle gelir ve ben de bu fikri beğenirsem ama o anda bu hikâyeyi sipariş etmek için yerim yoksa ya da fikri ilginç bulursam ama bakış açısı veya yaklaşım bizim için pek uygun görünmüyorsa, yazarla ya bu fikir (ya da bunun bir versiyonu) ya da tamamen başka bir şey hakkında daha fazla konuşmaktan mutluluk duyarım. Bence çoğu editör bu şekilde düşünüyor.
Özellikle The Open Notebook‘a gelen tekliflerde aradığım birkaç şey var. Öncelikle, bilim gazeteciliği mesleği bakımından yeni ve önemli hikâyeler arıyorum; örneğin bilimsel tartışmalar hakkında haber yapmak ya da bilimsel bir kaynağın çıkar çatışması yaşayabileceği durumların nasıl ele alınacağına dair bu hikâye gibi. (Burası bilimsel araştırmanın şu ya da bu alanıyla ilgili pek çok haber teklifi aldığımı ve bu tekliflere her zaman hayır dediğimi belirtmek için iyi bir yer olabilir çünkü biz bilimle değil, bilim gazeteciliği mesleğiyle ilgili haberler yapıyoruz).
İkinci olarak, yazarın hikâyeye nasıl yaklaşmayı planladığını açıkça ortaya koyan teklifleri seviyorum: Ele alacakları temel sorular veya öne sürecekleri argümanlar nelerdir ve ne tür kaynaklarla röportaj yapmayı planlıyorlar? Ayrıca, ilk bakışta, bu soruların ilginç ve değerli yanıtları olduğuna ve bu yanıtların bilim yazarları topluluğumuz için gerçekten yararlı olacak bir hikâyeye dönüşebileceğine dair bir his ararım… İnsanların kendi çalışmalarına uygulayabilecekleri araçlar ve stratejiler önerecek bir şey.
Üçüncü olarak, teklifleri değerlendirirken kişinin geçmişi ve deneyim düzeyi hakkında bir şeyler anlamak isterim. Genellikle çok fazla deneyimi olmayan ve/veya ana dili İngilizce olmayan, kariyerinin başındaki bilim gazetecilerine hikâye havale ediyoruz ve kariyerinin başındaki yazarlara mentörluk yapmayı misyonumuzun önemli bir parçası olarak görüyoruz. Bununla birlikte bir hikâyeyi güvenle havale edebilmek için, o kişinin becerilerinin ve güçlü yönlerinin neler olduğunu ve nerede daha fazla desteğe ihtiyaç duyabileceğini mümkün olduğunca tam olarak anlamak istiyoruz.
VK: Bunu bilmek çok sevindirici! Peki, bir bilim makalesini senin için öne çıkaran şey nedir?
SC: Bu, harika ve cevaplaması zor bir soru! Bir açıdan bakarsak, yeterince kolay: İyi bir bilim makalesi benim için ilginç olan ya da önemli olduğunu bildiğim bir konu hakkında yazılmış bir makaledir. Doğru, kapsamlı bir şekilde aktarılmış, açık ve net bir şekilde yazılmış, merakımı ve duygularımı harekete geçirecek şekilde yazılmış bir şeydir. Bunlar iyi bilim gazeteciliğinin temel taşlarıdır. Bir makaleyi gerçekten öne çıkaran şeyin ne olduğuna gelince, sanırım bunu saptamak daha zor. Benim için bazı durumlarda bu, yazarın gerçekten eşsiz kaynaklara veya bilgilere erişmiş olması ya da gerçekten derin bir analiz ve içgörü düzeyi sergilemesi; iyi işlenmiş bir konuya yeni ve şaşırtıcı bir bakış açısı getirmiş olması, yazım tarzının ve tonunun özellikle zarif veya çağrıştırıcı olması veya çok komik olması olabilir. Muhtemelen en iyi bilim yazılarından bazılarının en sevdiğim yanı, beni yeni fikirlere ve bakış açılarına maruz bırakması ve beni derinlemesine düşünmeye sevk etmesidir.
VK: Freedom With Writing okuyucularına, yazılarını geliştirmelerine yardımcı olabilecek önerilerin var mı?
SC: Bence freelance çalışmanın en zor yanlarından biri, kaçınılmaz olarak çok fazla reddedilmeyi tecrübe etmektir. Bu da moralinizi bozabilir ve farklı yapmanız gereken bir şey olup olmadığı, hatta gazeteciliğe uygun olup olmadığınız konusunda kararsız kalmanıza neden olabilir. Tam zamanlı bir editör olmadan önce tüm kariyerim boyunca freelance çalışmış biri olarak, yazı tekliflerine genellikle çok az geri bildirim almalarına rağmen kendilerini tekrar tekrar ortaya koyan, becerilerini geliştirmeye çalışırken aynı zamanda geçimlerini sağlamaya çalışan herkes için derin bir duygudaşlık hissediyorum – Öncelikle şunu belirtmek isterim ki çok sayıda ret cevabı almak bir başarısızlık işareti değildir; bu sadece freelance gazeteci olmanın bir işaretidir. Bu, hoşunuza gitmesi gerektiği anlamına gelmez! Ama yalnız değilsiniz.
İkinci olarak, insanları, kendi ağları içinde birbirlerini destekleyici bir topluluk oluşturabilecek kişileri aramaya teşvik ediyorum. Hikâye fikirleri hakkında konuşmak, birbirlerinin sunumlarını geliştirmelerine yardımcı olmak, başarılarını kutlamak ve benzeri şeyler için çevrimiçi olarak bir araya gelebilecek kişiler. Yazarlık genellikle yalnız bir iştir. Bu nedenle benzer düşünen topluluklar bulmak için yapabileceğiniz her şey muhtemelen size yardımcı olacaktır. Eğer dahil olabileceğiniz yerel veya bölgesel bilim yazarları topluluğu varsa, bunu yapın. Mümkünse (ABD) Ulusal Bilim Yazarları Birliği’ne uluslararası üye olarak katılmayı düşünün. Sizin için uygun olduğunda bilim yazarlığı konferanslarına (yüz yüze veya çevrimiçi) katılın. Hem yeni şeyler öğrenmek hem de yeni insanlarla tanışmak için bilim yazarlığı üzerine ücretsiz web seminerlerine ve benzerlerine kaydolun.
VK: Teşekkürler, Siri! Çiçeği burnunda yazarlar için empatiyle dolu çok yararlı bir rehberlik oldu. Bizimle sohbet etmen harikaydı.
Kaynak: Bu metin, Freedom With Writing blogundaki Interview with Siri Carpenter, Editor of The Open Notebook başlıklı söyleşiden çevrilmiştir.