Bir Bakteri Hayatınızı Zindana Çevirebilir mi? Talihsiz Mary’nin Hikâyesi

Mary Mallon ya da bilinen adıyla “Tifo Mary”, hem tıp tarihinin hem de halk sağlığı politikalarının önemli figürlerinden biri. 1869’da İrlanda’da doğan Mary, 1884 yılında Amerika’ya göç etti ve burada zengin ailelere aşçılık yaparak hayatını devam ettirdi. Ancak Mary’i oldukça ilginç bir hikâye bekliyordu: Mary’nin hayatı Salmonella Typhi bakterisini taşıyan sağlıklı bir birey olmasıyla şekillendi. Kendisi hasta hissetmiyor olsa da çevresindeki insanlara bu tehlikeli bakteriyi bulaştırıyordu.

Mary, 1906 yılında New York’un Long Island bölgesinde bir bankerin yazlık evinde aşçılık yaparken 11 kişiden 6’sı tifo belirtileri göstermeye başladı. O dönemde tifonun %10 ölüm oranına sahip olduğu düşünülürse bu oldukça ciddi bir durumdu. Durumu araştıran hijyen mühendisi George Sober, Mary’nin sağlıklı bir taşıyıcı olabileceğini keşfetti ve Salmonella Typhi bakterisini taşıyan ilk “sağlıklı taşıyıcı”yı tanımladı. Ancak bu bulgu, Mary için hayatının kararmasına yol açtı. Halk sağlığı yetkilileri, Mary’yi iki kez karantinaya aldı; ilkinde 2 yıl, ikincisinde ise hayatının geri kalan 26 yılını bir adada yalnız bir şekilde geçirmek zorunda kaldı.

Mary Mallon, Riverside Hastanesi’nde

Kaynak: BBC

Mary, karantina sırasında doktorlara karşı hep direndi. Kendisine Salmonella Typhi bakterisini taşıdığı ve bulaştırdığı anlatılmadı, yalnızca safra kesesinin alınması gerektiği söylendi ancak bu ameliyatı kabul etmedi. Zamanla karantinadan çıkarıldı ve yemek pişirmemesi şartıyla başka bir iş bulması önerildi. Fakat Mary, aynı mesleğe “Mary Brown” takma adıyla geri döndü. Bu sırada Manhattan’da bir hastanede çalışırken en az 25 kişiye tifoyu bulaştırdı, iki kişi bu hastalıktan öldü. Bu olaydan sonra tekrar karantinaya alındı ve hayatının geri kalanını North Brother Adası’nda yalnız geçirdi.

Mary’nin hikâyesi, hem halk sağlığı hem de bireysel özgürlükler açısından tartışmalı bir örnek. New York Sağlık Departmanı, halk sağlığını korumak adına Mary’yi izole etti ancak ona hiçbir zaman taşıyıcı olmanın ne anlama geldiği doğru bir şekilde açıklanmadı. Doktorlar, Mary’yi yalnızca test etmekle ilgilendi, ona durumu anlaması için yeterli bir eğitim verilmedi. O dönemde tifo aşısı geliştirilmemiş, antibiyotik tedavisi ise henüz bulunmamıştı. Bu yüzden Mary, halk sağlığı için bir tehdit olarak görüldü ve bir anlamda yalnızlaştırıldı.

Mary’nin ölümünden sonra safra kesesinin Salmonella Typhi bakterisiyle dolu olduğu söylendi ancak bunun bir otopsiyle kanıtlanıp kanıtlanmadığı hâlâ tartışma konusu. Bugün, halk sağlığı açısından bu gibi durumların nasıl ele alınması gerektiği hakkında daha fazla bilgiye sahibiz. Ancak Mary’nin hikâyesi, halk sağlığı yasalarının bireysel özgürlüklerle nasıl dengelenmesi gerektiğini düşünmek için güçlü bir örnek olmaya devam ediyor.

Salmonella Typhi

Kaynak: Rapid Access to Medical Specialists

Mary Mallon, sağlığın korunması ve hastaların hakları arasında hassas bir dengeyi temsil eden bir figür olarak tıp tarihinde benzersiz bir yere sahip. Onun hikâyesi, tifo taşıyıcılarına nasıl davranmamız gerektiği kadar hastalığı önlemenin ve bulaşmayı engellemenin önemini de hatırlatıyor. Mary belki de sadece “iyi bir aşçı” olmak istemişti ancak hayatı, halk sağlığı politikalarının karmaşıklığını anlatan bir hikâyeye dönüştü. Tifo günümüzde antibiyotik tedavileri sayesinde atlatılabilen bir hastalık olsa da ilaç firmalarının ulaşamadığı ve alım gücünün düşük olduğu ülkelerde ne yazık ki kayıplar hâlâ gözlenmektedir.

KAYNAKÇA

Filio Marineli, et al. “Mary Mallon (1869-1938) and the History of Typhoid Fever.” Annals of Gastroenterology : Quarterly Publication of the Hellenic Society of Gastroenterology, vol. 26, no. 2, 2024, p. 132, pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3959940/.


Görsel : Wikimedia Commons


 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir