Biyosanat: Sanat ile Biyoloji Arasındaki Estetik Bağlantı

İnsanlığın var oluşundan beri sanatla bilim iç içeydi. Ama nedense buna hiçbir zaman inanamadık; aksine “Nasıl olabilir? Bilim apayrı bir kategori!” diye düşündük. Oysaki bilim insanları sanatın esas kaynağı olan doğadan aldıkları ilhamla felsefeyi kullanıp sorular sordular, buldukları cevapları mühendislik ve doğa bilimleri sayesinde insanların işe yarayacağı hale getirdiler. Bu yazıda sanatın olmazsa olmaz konularından biri olan canlı bilimi yani biyoloji ile sanat ilişkisini tartışacağız.

Öncelikle kendimize sormamız gereken soru: Sanat nedir? Bana kalırsa sanat herkes için farklı anlamlara sahip, “algılara göre değişkenlik kazanan” bir faaliyettir. Henry James’in deyişiyle sanat “yaşamın ta kendisi, bir diğer yüzü,” Leonardo da Vinci’nin bakış açısıyla ise “doğanın, insan tarafından yaratılanıdır.”

Biyoloji, yaşamı ve onun tüm çeşitliliğini sistematik bir çabayla anlamaya çalışan, moleküler düzeyden ekosistemlere kadar geniş bir alanı kapsayan bir bilim dalı. Richard Dawkins’in dediği gibi, “bir amaçla tasarlanmış gibi görünen karmaşık şeylerin incelenmesi.”

İki ayrı kategori gibi gözüken bu faaliyetlerin aynı özden kaynaklandığını fark eden ve biyoteknoloji ile genetik mühendisliği alanlarındaki gelişmelerden etkilenen kimi sanatçılar 1960 ve 1970’li yıllarda bu ilişkiselliği biyosanat adıyla kavramsallaştırdılar ve yeni bir akımın doğuşuna yol açtılar.

Doğayı eserlerinin bir parçası haline getiren ve canlı organizmaları -hücreleri, bakterileri, mantarları, bitkileri, hayvanları ve genetiği değiştirilmiş organizmaları- tuval olarak kullanan biyosanatçıların estetik motivasyonunu, sanat nesnesinin özniteliklerini yarı dengelilik çerçevesinde yeniden düşünmek oluşturuyor. Nihai üründen ziyade süreçle ilgilenen bu sanatı büyütmek, beslemek ve mutasyona uğratmak mümkün.

Biyosanat temel olarak üç faaliyet alanına ayrılıyor:

  • Biyoheykeltraşlık: Mikroskobik organizmaların resimlerini veya canlı organizma dokularının detaylarını göstermeye odaklanır.
  • Biyoenstalasyon: Canlı organizmaların sergilenmesi amacıyla tasarlanan sanat eserleridir.
  • Biyolojik performans sanatı: En popüler biyosanat dallarından biri olup canlı organizmaların etkileşimine odaklanır.

Ünlü İspanyol ressam Salvador Dali’nin Galacidalacideoxyribunucleicacid adlı çalışması, en bilindik biyosanat eserleri arasında yer alıyor. Dali bu eseriyle DNA molekülünün çift sarmal yapısının Francis Crick ve James Dewey Watson tarafından keşfine atıfta bulunuyor.

Brezilyalı biyosanatçı Edward (Eduardo) Kac’in Floresan Tavşan isimli eseri de bir diğer öne çıkan biyosanat çalışması. 1999 yılında gerçekleştirilen Ars Electronica Festivali’nde ilk kez gündeme gelen, bir Pasifik denizanası ile albino bir tavşanın genetik birleşimi sonucu ortaya çıkan bu çalışmada, Alba isimli tavşan mavi ışığa maruz kaldığında yeşil renkte parlıyor.

KAYNAKÇA

Bioart: Comprehensive Guide to Art, Biology & Tech Intersection

https://www.soylentidergi.com/wp-content/uploads/2023/05/bioarte_2.jpg

https://alakaart.blogspot.com/2019/11/gunumuz-sanatnda-bioart-uygulamalar-ve_15.html

Peter Fuller,  Sanat ve Biyoloji, NLR I/132, Mart-Nisan 1982


Görsel: Arts Academy in the Woods (AAW)