Vücudumuz atıkları uzaklaştırma konusunda yetenekli olsa da kimi genetik hastalıklarda durum beklediğimiz gibi olmayabiliyor.
Alkaptonuria, halk arasında “siyah idrar hastalığı” olarak bilinen, onlarca yıldır klinisyenler ve araştırmacılar için ilgi çekici bir konu olan nadir bir kalıtsal metabolik bozukluktur. Kesin prevalansı tam olarak belirlenemese de, ABD’de bu durumun 250.000 ila 1.000.000 kişide 1 görüldüğü tahmin edilmektedir. Dünya genelinde ise tıbbi literatürde 1.000’den fazla vaka raporlanmıştır. Bu bozukluk, herhangi bir demografik grupta ortaya çıkabilse de, yalnızca belirli bir genin iki mutasyona uğramış kopyasının kalıtımıyla gelişir. Bu durum, çekinik (resesif) kalıtımın klasik bir örneğini oluşturur.
Alkaptonuria’ya Ne Sebep Olur?
Alkaptonuria’nın temel nedeni, vücuttaki protein yapı taşlarını parçalamada kritik bir rol oynayan homogentizik asit 1,2-dioxygenaz (HGD) enzimini üreten genin mutasyona uğramış olmasıdır. Normalde, HGD enzimi, belirli protein yapı taşlarını parçalayarak bunların vücuttan atılmasını sağlar. Ancak genetik mutasyon nedeniyle HGD enzimi işlevini tam olarak yerine getiremez. Bu durum, homogentizik asidin yeterince metabolize edilememesine ve zamanla dokularda birikmesine yol açar. Özellikle kıkırdak gibi bağ dokularında biriken bu madde, bir dizi sağlık probleminin ortaya çıkmasına neden olur.
Kaynak: Osmosis
Erken Belirtiler ve İlerleyici Semptomlar
Alkaptonuria’nın en erken belirtileri bebeklik döneminde ortaya çıkar. Etkilenen bebeklerde, idrarda bulunan homogentizik asit havayla temas ettiğinde koyu renge veya siyaha dönüşerek bezlerde belirgin lekeler bırakır. Bu çarpıcı belirti dışında, çocukluk döneminde alkaptonuria hastaları genellikle normal görünür. Ancak, 20’li veya 30’lu yaşlara gelindiğinde, homogentizik asidin dokularda birikmesi yavaş yavaş kendini gösterir. Zamanla, bu birikim kıkırdak ve diğer bağ dokularında mavi-siyah veya gri renk değişikliklerine neden olabilir.
Alkaptonuria hastasından idrar örnekleri a) taze numune (solda) ve b) 24 saat durduktan sonra (sağda).
Kaynak: Saudi Medical Journal
Uzun vadede ise eklem yıpranması, omurga deformiteleri ve böbrek ile kalp gibi hayati organlarda fonksiyon bozuklukları gelişebilir. İlginç bir şekilde, klinik gözlemler, erkeklerin bu semptomları kadınlara göre daha erken yaşta ve daha şiddetli yaşadığını göstermektedir.
İdrar renkleri ve anlamları
Kaynak : Medical News Today
Alkaptonuria ile Yaşam
Alkaptonuria, yaşam kalitesi üzerinde önemli etkilere sahip olsa da, mutlaka yaşam süresini kısaltan bir durum değildir. Hastalar, genellikle semptomları hafifletmek ve yaşam kalitelerini artırmak amacıyla çeşitli tedavi yöntemleri ve yaşam tarzı düzenlemeleri ile hastalığı yönetirler. Ağrı kesici ilaçlar ve düzenli, kontrollü egzersiz programları, eklem fonksiyonlarının korunmasına ve rahatsızlığın azaltılmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, protein alımının kısıtlanması gibi diyet düzenlemeleri, homogentizik asidin birikme hızını yavaşlatabilir.
Güncel araştırmalarda umut vadeden bir diğer yöntem ise nitisinone adlı ilacın kullanımıdır. Nitisinone, homogentizik asit düzeylerini düşürerek hastalığın ilerlemesini yavaşlatma potansiyeli açısından araştırılmaktadır. Her ne kadar kesin bir tedavi olmasa da, bu ilaç uzun vadeli hasarın bir kısmını azaltabilir. Bununla birlikte, hastalığın ilerlemesi sonucunda birçok hasta, eklem hasarının şiddetli olması nedeniyle 50 veya 60’lı yaşlarında eklem protezi ameliyatına ihtiyaç duyabilmektedir.
Alkaptonuria, tek bir gen mutasyonunun bağ dokuları üzerindeki geniş kapsamlı etkilerini ortaya koyan karmaşık ve zorlu bir durumdur. Metabolik bozuklukların karmaşık yapısı, bu hastalığın anlaşılmasını zorlaştırsa da, hem farmakolojik hem de yaşam tarzına yönelik müdahalelerle gelecekte hastaların yaşam kalitesinin artırılacağı umulmaktadır. Bebeklik döneminde idrarın siyaha dönmesi erken bir işaret olsa da, eklemler ve organlarda meydana gelen yavaş yavaş ilerleyen hasar, bu nadir kalıtsal anomalinin ne denli uzun süreli ve etkili olduğunu gözler önüne sermektedir.
Uzun vadede ise eklem yıpranması, omurga deformiteleri ve böbrek ile kalp gibi hayati organlarda işlev bozuklukları gelişebilir. İlginç bir şekilde, klinik gözlemler erkeklerin bu semptomları kadınlara göre daha erken yaşta ve daha şiddetli yaşadığını göstermektedir.
Kaynaklar
Ana Görsel: Frodert
Merhabalar ben Selin Akdemir. Moleküler Biyoloji ve Genetik, Lisans 4. sınıf öğrencisiyim. Sentetik Biyoloji, Tıbbi Genetik, Viroloji ve Evrimsel Biyoloji alanları üzerine çalışıyorum. Alanım ve alanım harici kitaplar okumayı severim. Sanat, spor, müzik, felsefe alanlarına ilgim var. Bilim anlatıcılığı yapmaktan ve bilgiyi paylaşmaktan hoşlanırım. Günlük yaşantımızda bilimin her yere ulaştığı bu çağda aklın ve bilimin yöntemlerini kullanmayı bir prensip haline getirmiş durumdayım.